30 Ağustos 2012 Perşembe

30 Ağustos 1980

Bugün dayımın ölüm yıldönümü.
Buruğum ama bu sevdiğim birinin kaybından kaynaklanan bir acı değil. Çünkü maalesef içerde bir çatlakta sızı olmaktan öteye gidemiyor, tanımama izin vermedikleri için.
Geçen haftasonu eve gittiğimde ilk defa gördüğüm 32-33 senelik mahkeme tutanaklarını, olay yeri incelemelerini, otopsi sonuçlarını soğukkanlılıkla okuduğum hâlde annemin 3. gününde yazdığı notu görünce dağıldım ama bu parçalanma onunkinin yanında hiç kaldı.
"abicim seni suçsuz yere 30 ağustos günü vurdular. 1 eylül'de senin soğuk yüzünü öptüm, uğurladım. bugün 2 eylül ve ben senin benim nasıl biri olmamı istediğini bilememenin ezikliğini taşıyorum."

Ne yazık ki ben bağışlayıcılık konusunda sınıfta kalan biri olduğum için 17 yaşında milliyetçilik adı altında saplantılar, paranoyalara kapılarak kendisine sırtı dönük bir adama 5 el ateş eden faşistin bir zamanlar bebek olduğu gerçeğine sığınamıyorum ve sorgulanması gereken o karanlık beni de eziyor.

~ Hangimiz 12 eylül mağduru değiliz ki?

2 yorum:

  1. sana email atacağım. buraya yazdım yazdım sildim, içime sinmedi, yeterli gelmedi.

    YanıtlaSil
  2. piki madem.

    ben de bu arada yazı yazıp kenara attıklarımı dökeyim.
    sonra sıra Louise Hay'e gelecek.

    YanıtlaSil