30 Ağustos 2012 Perşembe

30 Ağustos 1980

Bugün dayımın ölüm yıldönümü.
Buruğum ama bu sevdiğim birinin kaybından kaynaklanan bir acı değil. Çünkü maalesef içerde bir çatlakta sızı olmaktan öteye gidemiyor, tanımama izin vermedikleri için.
Geçen haftasonu eve gittiğimde ilk defa gördüğüm 32-33 senelik mahkeme tutanaklarını, olay yeri incelemelerini, otopsi sonuçlarını soğukkanlılıkla okuduğum hâlde annemin 3. gününde yazdığı notu görünce dağıldım ama bu parçalanma onunkinin yanında hiç kaldı.
"abicim seni suçsuz yere 30 ağustos günü vurdular. 1 eylül'de senin soğuk yüzünü öptüm, uğurladım. bugün 2 eylül ve ben senin benim nasıl biri olmamı istediğini bilememenin ezikliğini taşıyorum."

Ne yazık ki ben bağışlayıcılık konusunda sınıfta kalan biri olduğum için 17 yaşında milliyetçilik adı altında saplantılar, paranoyalara kapılarak kendisine sırtı dönük bir adama 5 el ateş eden faşistin bir zamanlar bebek olduğu gerçeğine sığınamıyorum ve sorgulanması gereken o karanlık beni de eziyor.

~ Hangimiz 12 eylül mağduru değiliz ki?

Angel-a

André: Ama bunu söylemek çok zor..
Angela: Neden biliyor musun?
André: Hayır.
Angela: Çünkü sana hiç söyleyen olmadı değil mi? biri nasıl yapılacağını göstermeden kendini sevmek çok zor..
André: Evet..
Angela: Seni seviyorum André! İ$te oldu! Bak sen de sevildin. Artık sevgi vermemen için sebep yok. Hadi!
André: Seni seviyorum Angela... Ya da adın her neyse.
Angela: Haklısın. Adımı kullanmadan yeniden söyle.
André: Seni seviyorum.
Angela: Güzel. $imdi gözlerimin içine bak ve tekrarla.
...
André: Yapamıyorum..
Angela: Elbette yapabilirsin. Vücuduna bak. Sevgisizlikten ve güvensizlikten acı içinde. Senin ilgine ihtiyacı olduğunu görmüyor musun? Bu yaralı vücuda çok görme bunu. Çünkü sana uzun zaman katlandı ve hiç $ikayet etmedi. Ona önemli olduğunu söyle. Buraya ait olduğunu anlat. Hak ettiği $eyi ver.
André: ...
Seni seviyorum, André!
Seni seviyorum.
Angela: Seninle gurur duyuyorum.



5 sene önce seyretmi$tim; bir daha elim gitmedi, gidemedi.
Çünkü André gözlerimin içine baktı, ben gözlerimi kaçırdım.
André ağladı, ben yutkundum.
André artık özgür ama ben repliklerimi unuttum.

14 Ağustos 2012 Salı

hug therapy.





"I'm really upset because I don't have a polar bear so I need a hug from my hug buddy."
says the woman, who is going to turn 29 in a few months.
=)

teoriyi anladım ama uygulama patlak.

Haziran 2011: Kız evli ve huyu güzel kendi güzel munis tatlı kocasını çalı$maya geldiği İstanbul'da bilmem kaç senelik iblis kategorisinin daimi temsilcisi arkada$ıyla aldatıyor. Hem de friends with benefits'gillerden değil; ciddi ciddi a$ık oluyor, klasik niyearamadınetmedinsormadınyapmadın triplerine bağlayarak. Sonra bir gün iyice delirme noktasına gelip adamın ofisini basıp allah ne verdiyse dalıyor. Bir sonraki karede kıza, girmek istediği mekânın kapısında duran adamın arkada$ları siktir çekiyor.(size ne ulan?) Akabinde eve dönü$, ben kocimle çok mutluyum pozları vs.
Ağustos 2012: İblisyan Amerika'da. Kızla ve kocasıyla plajda orada burada $urada takılıyorlar. Fotolar, yorumlar, canımlar, bi$iiler.

"E bunlar 1 sene önce Blanka vs. Chun-Li'ye bağlamadı mı annem?
Veyahut da bizim gördüklerimiz aslında hiç olmadı da tek ayak üstünde senaryo mu yazıyoruz nedir?".. derken kafama elma dü$tü.

Hayır senaryo falan yazmıyoruz.
Sadece ben mal mal gurur yapıyorum; yok öyle dedi, yok bana $unu yaptı, yok ıdı, yok bıdı.
E sen hıh'larsan, her detaya bu kadar anlam yüklersen e tabii millet arkasına bakmadan uzakla$ır.
Bu sadece event management circle insanları için değil; arkada$ çevremdeki hemen herkes için geçerli. Bir iki üç be$ i$te çalı$tığım ki$i için de, ba$ka mecralardan arkada$ım olup da i$ için yolumuzun kesi$tiği ki$iler için de, eski i$ / özel hayat arkada$larım için de.
Kimse aslında ne yaptığını veya onun için yaptıklarını umursamıyor.
Önemli olan: sen o ki$inin i$ine nerede / ne kadar yarıyorsun?
Arkada$lığın ve ili$kilerin özeti bu.

Aferin bana.
Çözebildim nihayet.
de..
Bunu kendimi fazla örselemeden nasıl pratiğe dökerim?

12 Ağustos 2012 Pazar

bu sabahların bir anlamı olmalı.

Sabahın köründe nedensiz yere ağlayarak uyandıktan sonra banyoda yüzümü yıkarken Joy FM'de bunu duyup tekrar muslukları açtım.


Peter Gabriel & Kate Bush - Don't Give U ile trashfan

Gerçi Kate Bush'u çok bi sevsem de, bu $arkıda $u a$ağıdaki Paula Cole versiyonunu tercih ediyorum. Ve az önce deli gibi yağmur yağar ben de kendimden geçerek temizlik yaparken, Mr. Shuffle bu tercihimi hatırlattı, sağ olsun.Smiley

10 Ağustos 2012 Cuma

La Rambla'da rambıldadım gönlümce - vol.6

Her gün it ayağı yemi$ gibi yaldır yaldır gezmekten yorulmadım ama bunları yazıya dökerken kendimden geçtim. Eskiden olsa pıtır pıtır dökülecek cümleleri cımbızla, olmadı forsepsle çekip çıkardığım için 1 aydır debeleniyorum; aha bu da son Barça ipuçları post'u.

(Önümüzdeki ay da 4-5 günlüğüne Roma'ya gidiyorum bir aksilik olmasa; bakalım o kaç haftada bitecek?)

Smiley Supermercat: Bunlar böyle market görünümlü bakkallar. Yani envai çe$it içecek, cips ve ne idüğü belirsiz konserveler bulabiliyorsun ama "ekmek arası bi$ii tıktırayım da onu tıkınayım" mimkin değil. Hemen hemen hepsinde çükületa çe$itlerinin de çok az olmasını esefle kınadım.

Smiley Bacardi Breezer: Karpuzlusuna aç karnına su muamelesi yapıp, 7 Estrella ve 3 Smirnoff Ice Double Black'le halay çektirince üstüne bi pervasızlık, bi "zikerün ulan hırlısını hırsızını" hâli geliyor. Öyle ki gecenin 2'sinde yaldır yaldır bavul çekip "$i$$$t! n'aber cüccük!" diyebiliyorsun elâleme. Neyse ki İspanyollar sıcak kanlı insanlar. Giderayak çoğaltmadılar beni bi kö$ede.

Smiley Tükânlara girerken -bilhassa supermercat'lara- ¡hola! diyin.
Ağzınız eskimez ama ileti$im kurmu$ ve sizi hırlıymı$ gibi süzmelerini engellemi$ olursunuz. Bi sıcaklık olu$uyo yani.

Smiley Tanı$tırayım 10 pass. Toplu ta$ımada en temiz alet edevat bu arkada$. 9,25 €. (Ama duraklar / geçi$ler arasında da 964576945 km yürüyorsun.!) Birden fazla ki$i de kullanabiliyor.

Smiley $imdi Barselona'nın bütün ula$ım haritasını göstersem ko$arak kaçarsın. O yüzden ben en iyisi El Prat'tan ve El Prat'a gece ve gündüz nasıl ula$ırsın onu anlatayım.
Aerobus! Her 2 limandan/limana da (T1 / T2) yolcu alıyor / bırakıyor. Sabahın köründen gece yarısına kadar.
Nitbus! N17 15 kilometrelik gece / sabaha kar$ı saatlerinde Havaalanı - Catalunya - Havaalanı seferini yakla$ık 45 - 50 dakikada ve 2 €'ya gerçekle$tiriyor.

Smiley Harita / kitap al mutlaka yanınıza ama uluorta kullanımlarda (bilhassa La Rambla dolaylarında) tikkatli ol! Ben güre$çi kemeri gibi bir bel çantası alıp telefon, fotiref makinesi, cüzdan ve anahtarı 4 gözüne tıkıverdim. Ha götüm ba$ım o varken de rahat durmadı o ayrı; sürekli gözleri yokladım ama o benim paranoyaklığım.

Smiley Sinkov! Soktuğumun sivrisinekleri burada da çatır çatır çatlattırıyorlar.

Smiley El Prat: "avrupa'nın en çok ziyaret edilen $ehirleri arasındaki en sikimtronik havaalanları" diye bir liste yapılsa bir numaraya ko$acak olan, sabah erken saatteki uçu$lar için yer hizmetleri memurlarının yumurta göte dayanınca tarzını benimseyip bilet / bagaj i$lemlerini gerçekle$tirirken, uçağa alınmayı beklerken, hatta alım esnasında nihayet bi zahmet aksiyona geçtiği, bi kahve içeyim de iki gözümden biri açılsın bari diyerek bi cafe, büfe arayan onlarca yolcuyu da "siestaya gittim gelicem" notuyla kar$ıla$tıran 2 terminali bulunan (THY T1'de inip kalkıyor) çayır çimen geze geze merkezi.

Smiley 3-5 bi$ey spanish'çe öğrenin. En azından fiyat - yol yön sorup anlayacak kadar.
2 sene öncesine kadar sular seller stayla olmasa da konu$abiliyordum ama $imdi anca Tarzan modeli. Yine de $öyle de trajikomik bir durum oldu; Tibidabo'ya gidip homur homur geri dönmek zorunda kalmı$tım ya, i$te otobüste bekliyoruz. Tekerlekli sandalyede oturan bir amcayla yanında da büyük ihtimâlle kızı ve torunu olan 2 ki$i vardı. Kadın kızını adamın kucağına oturtup yolun kar$ı tarafına geçerek bir $ey sormaya karar verdi ancak adamın sandalyesinin frenlerinden brini sıkmayı beceremediği için bir anda otobüse doğru son sürat kayarak gelmeye ba$ladılar. Ben de cam kenarında domuz gibi oturarak etrafı seyrettiğim için can havliyle yerimden fırlayıp "Dios Mio! Ayuda a el padre et l'enfant!" diye bağırdım. Araçtakiler ve $öför yardırıp $iddetli çarpmayı engellediklerinden kendimi bir an Tibidabo'nun tepesinde bulsam da, gramer rezaletiyle fransızca ve ispanyolcayı birbirine soktuğumu fark edip tekrar edebimle koltuğa oturdum. Neyse. Hıh.

Smiley Hem yapmayın! hem de yapın! diyerek ikilemde kaldığım bir mevzu var; kur hesaplama.
Ben mütemadiyen elimi attığım her $eyi 2,30'la çarptım; biradan tut birkenstock'lara, yemekten tut bit pazarındaki güzelim çantalara kadar.. "Lan bi daha nerde gelicem?"ci rahvan stayla takımındaysanız hiç gerek yok ama benim gibi ya $öyle olursa ya böyle olursa diye önden önden tek ayak üstü felaket senaryosu kurguluyorsanız almayı dü$ündüğünüz $eyleri bir kere daha tartın. Gerçi ben tamamen bokunu çıkarıp yemekten kısıp sıvıya sardım ve bu konuyu da bir geyik seansında ailemle payla$mam biraz sikinti oldu. =)

9 Ağustos 2012 Perşembe

La Rambla'da rambıldadım gönlümce - vol.5

Previously on Barcelona..

Tibidabo kelimesinin anlam kayması ya$ayacak kadar çok zikredilmesi ancak yine de tepeye çıkılamaması.. Bit pazarı ziyareti ve tafta ayakkabılar.. Devasa bir mamut hortumuyla ön sevi$me.. Bar kavgasının ortasında kalma $uursuzluğu..


- 3 Temmuz -
Barselona'daki 3 $ahane gerizekâlılığımdan bahsetmi$tim ya vol.2'de i$te bu da ikincisi: dönü$ten önceki gün yarım gün $ehir turu yapmak. Ha bu ne benim elimde olan bir $eydi ne de turla/rehberle ilgili bir problemdi (ki Mar sen ne sevimli bi rehberdin!) ama rotayı bilseydim cumartesi gününü La Rambla yardırmalarında geçirmek yerine Tibida..demiicem.

Sabah 10:00'da Macba'nın önünde bulu$mak üzere sözle$tik. Artık yardıra yardıra haritaya gömülerek gitmek yerine çe$itli kestirmelerden tık diye La Rambla'ya çıkacak kadar çok kaybolduğum için Capon bi kafileye Barceloneta'ya nasıl gideceklerini, Barri Gotic dolaylarını, metro istasyonlarını geni$ geni$ anlattım. Hatta metro hattıyla ilgili görüntülü bilgi vermek için haritayı çıkardığımda:
~ Aren't you Spanish?
- Nope.
~ You live here?
- Nope, i'm just a tourist.. of a lost kind.
~ ಠoಠ O_O



10 çeyrekte dolanmaya ba$ladık. Benim ve Mar'ın dı$ında 4 ki$ilik Avustralyalı bir aile + Aussie annenin Londra ya$ayan Deli Ayten stayla kız karde$i + 3 ki$ilik Perulu olduklarını sandığım ama İranlı çıkan aile. (Peruvian = Persian? Tü Allah Baba kulaklarımı kahretmeye.)
Rota: Raval - La Rambla - Barri Gotic - La Ribera - El Born.
E bize buyursaydınız?
Aslında Mar'dan aldığım bilgilerin dı$ında tamamen -ama tekrarlıyorum "son gün yaptığım için"- gereksiz bir gezi oldu da.. Neyse.

Centre de Cultura Contemporània de Barcelona: Barselona, kontrastların $ehri. Eski ve yeni, modern ve tarihi detaylar hep birbirine geçmiş vaziyette. CCCB de (Hayır kadrajı skip atmadım! Ben orada eski ve yeninin bile$imini $eyetmeye çalı$ıyordum!) teknolojiyi ve deği$ik dilleri kullanarak sergiler, festivaller, konserler, film gösterimleri, kurslar, dersler düzenleyen Barça $ehir konseyi ve belediyesi ortaklığında olu$turulan ve eskiden sığınma evi olarak kullanılan bir merkez. $ahane bir kitaplığı ve cafe'si var.



Las Tres Ranas: Genelde ili$kileri / ki$ileri ya da malı mülkü kıskanan biri değilim. Ne ba$kasının malında gözüm kalır ne de benimkinde bir ba$kasının herhangi bir uzvunun kalmasını isterim. Ama bu evde maselülüf bu kuralı uygulayamadım ve salyalarımın bir kısmını derin bir iç burkulmasıyla orada bıraktım. Herifin evinde Boticelli var amunaki, daha da fazla kelâm paralamaya ne hâcet? Aha fotolar.


La Granja: Sıcak çikolatası pek bi $ahaneymi$. Tabii beni deli hoplatmadığı için o sıcakta Estrella ile yarenlik etmeyi tercih ettim. Ha hesap öderken biraz tikkatli olun; bana 2 öro'luk birayı 8 öro diye kaktırıyorlardı. Ah çok afedersiniz'ler, çok yoğunluk var'lar, kusura bakmayın'lar.. Yer miyim lan!? Ha buradan çıkıp 3-5 adım sonra Katalan ker'ane tatlısı olarak bilinen churros tıkınabileceğiniz bir yer var: Xurreria ama fotirefi yok elimde (çekene kadar hömürf diye gömmeseydim iyiydi) ne de adı. Bir de burası ağustosta kapalı. Alt tarafı bi cafeyle ilgili ne çok yazdım öeh!

La Plata: Geleneksel tapas yemek istiyorsanız ve El Born / La Ribera / Barri Gotic dolaylarındaysanız.

14:00 civarında gezi bitip ekipten ayrıldıktan sonra paelladan santüvüçe, risottodan omlete her bir haltın servis edildiği Xador'da patatas bravas ve chorizo gömüp "hop fırlat üstündekileri geçir bikiniyi vın topuk to Akdeniz Okyanus!"
Tek ta$ak olduğumdan fotiref makinesiymi$, telefonmu$ falan götürmemi$tim plaja ama ortam bildiğin Balıklı Göl gibiydi; m2kareye 147 BM üyesinin dü$tüğü yerde hırsızlık falan olacağı yok yani. Ama yine de temkinli olmakta fayda var. Varsın Kleopatra gibi yayılmalarım, deniz görmemi$ ayı gibi anıra anıra suya ko$malarım kayıt altına alınmamı$ olsun.



Hem güne$ figüran moduna geçmeye ba$ladığı hem de son bir Mercat de la Boqueria - La Rambla - Portal de l'Àngel yapmak için 18:00 gibi plajdan ayrıldım. Jamon sipari$im vardı, $alvar ve espadril alacaktım, bir de La Rambla üstünde saçma sapan bir fotiref çektirmek istiyordum. Onu tart bunu ölç bu çeker mi bu gak guk eder mi derken teææmunaki $u kıza vereyim makineyi:
"Excuse me? Will you take a pic.. hassktir Türk müsün?"
- Eee evet. Merhaba..
"Selâm.. Neyse iyi oldu.. Sanırım.. Çok gerzek bir foto çektirmek üzere iddiaya girdim de.. Sen çeker misin?"



Alınacakları ve yapılacakları bitirdikten sonra e hadi dedim bir paella yiyeyim bari.. Hı hı yedim ben, çogzel oldu suratımın $ekli $emâli o Barceloneta'daki fiyatları görünce!
Maselülüf yemek konusunda cimrilik derecesinde tutumluyum ve sanki her sene gidebilecekmi$im gibi hıh'layarak vazgeçip markete yöneldim. Son 4 gündür göbek bağı edindiğim Estrella Damm, Smirnoff Ice Double Black ve karpuzlu Bacardi Breezer kombinesiyle dı$arı çıktığım an 3. ve son $ahane gerizekâlılığımla tanı$tım. $u geni$ bir hat üzerinden La Rambla'ya ula$tığım ilk sabah var ya, i$te o zaman otobüsler ve elektrik direklerinde bir sirkin afi$ini görmü$tüm: Circo De Los Horrores. Gideyim ben buna diye tırrım tırrım Port Vell üzerinde bilet satılan yeri aradığım hâlde bulduğum tek gi$e sinema biletleri satıyordu ve görevli de İngilizce bilmediği için bilgi veremedi. İ$te marketten çıktığım an Port Vell'in arka tarafındaki sirk alanıyla ve doğal olarak "gi$esiyle" burun buruna geldim. O an elimde olan Bacardi'nin $i$esi de.. buz gibiydi. =(

Uçağım sabah 06:00'da olduğu için 03:30 gibi alanda olmayı ve bunun için de 02:30 gibi Catalunya'dan nitbus'a binmeyi planladım. Her ne kadar o saate kadar gömdüğüm $i$eler sebebiyle üstüme en kalınından fütursuzluk perdesi çekilmi$ olsa da tek ba$ınaysan yapma karde$im, yapma canım evladım, yapma yani.! Sonra El Corte Inglese'den meydana kadar bi tarafına oksiyür kurdu kaçmı$ gibi yardırırsın maazallah..!

Hah bindin mi otobüse? Tamam koy kafanı cama. Merak etme son 5 gündür yaptıkların aklına geldiği için kendi kendine sırıtıyor olmanı kimse yadırgamaz.
İ$te böyle bir yer Barselona.

Hasta luego!!
Algún día..

6 Ağustos 2012 Pazartesi

kaç kere dedik: alma cam kırığıyla taharet, yırttırırsın.

Barça'ların arasına kayıt girmeyeyim diyordum ama benim omuzların üstündeki karamürsel sepetini toparlayıp son 2 taneyi de girene kadar sinkaflarım soğuyor.

Yılmak yorulmak nedir bilmeyen provokatörlerimiz bugün de bir kumbara üstünden hedef gösterdiler.
Bu "$oke olucu" haberimsiye güldüm ama firmanın feysbuk sayfasına yazılanları görünce Le Penseur'e "kay lan kenara" dedim.

S.ke sürülecek kadar aklı olmayanlarla cenk etme, kılıç bir tarafına kaçar.. diyoruz da bitmiyorlar ki amk?

3 Ağustos 2012 Cuma

La Rambla'da rambıldadım gönlümce - vol.4

Previously on Barcelona..

$ehrin 512 metrelik en yüksek tepesi olan Tibidabo'ya ve içindeki lunaparka gitme planım Mikail tarafından hunharca bozulduktan sonra indirim dönemini değerlendirmeye ve akabinde de La Sagrada Familia'ya gitmeye karar verdim. Ama tabii Murphy dallaması hem burada hem de ak$am İspanya-İtalya maçında da pe$imden ayrılmadı.


- 2 Temmuz -
Tibidabo'daki lunapark çar$ambadan pazara kadar çalı$ıyormu$. =(
T2A'yı denk getirirsem en azından Sagrat Cor yapabilir miyim acibe diyerek 9:30 gibi evden çıktım. Orayı turla, burayı yokla, $urayı cücükle derken saat 11:00 oldu ama otbisten iz yok. Hörrrf..

Neyse efenim.
Gittiğim her yerde bi pazar bulmazsam bi tarafım $i$er benim. Eğer pazarı varsa orayı daha çok benimsiyorum, daha bi ait hissediyorum. Ayrıca markette/mağazada kazıklanmaktansa tezgâh elleyip mıncıklayarak ürün seçmek daha keyifli, kalabalığa dalıp kafamdaki sesleri susturmak da daha kolay. (bkz: daha kelimesini cümle içinde kullanmak) Orada da bu kuralı bozmadım ve gidip en bitlisini buldum. "Els Encants Vells - Mercat de Fira de Bellcaire" Aha bu google map bu da foursquare linkleri ama aslında lokasyon vermeye de gerek yok zira L1 (kırmızı hat) Glòries durağında inince çat diye kar$ına çıkıyor. Önce kılık kıyafet kısmını kurcaladım ama bizim Be$ikta$ Pazarı en kötü zamanında buraya 98985 basar.

O yüzden esas bitlerin 1915'ten kalma vazolar, 44 numara tafta dore ayakkabılar, yakası yenmi$ astragan kürklerden üstüme üstüme zıpladıkları tarafa geçtim. İngilizce'nin İ'sini arama burada. İspanyolca bilmiyorsan el i$aretleriyle "¿cuánto cuesta?" / "¿cuánto cuestan?" de ki yine elkoltarzan hâllenmeleriyle cevap versin. Fotiref konusunda da ben kenardan çekmeye çalı$tım ama çok sempatiyle yana$tıkları söylenemez. Yine de nezaketi + cheshire sırıtmasını bırakmamak lâzım: "¿puedo tomar una foto?" 3. karedeki giysi yığmasına yeææællah stayla dalıp 1 öro'ya tırnaklayarak (aynı anda uzandık bi teyzeyle) gömlek kaptım. Sonra daha diplere dalarak Bacasa diye bir tükân bulup kendimi kaybettim. Batman, Superman, Star Wars aksesuarları, CocaCola'nın onbin hıdıbıdısı, pompalı parfüm $i$eleri, metal kutular, renkahenk çantalar bi$iiler.. Çok zor tuttum kendimi çook! Rahat 100-200 euro bırakılabilir.
Els Encants Vells pazartesi - çar$amba - cuma - cumartesi günleri 07:00 - 16:00 arası açık.

Daha fazla kafayı kırmadan kendimi dı$arı atayım. Zira bir mamutla randevum var.!
Oh hello. Burası 135 ya$ındaki Parc de La Ciutadella.
Barselona'da görüp görebileceğiniz tek ye$illik bağ bahçe ağaç na burada.
İçinde bi yerlerde çok ta$aklı bi hayvanat bahçesi de var ama giri$i 10-13 euro civarında. (ne mıhsıçtı bi insan oldum be. öf.)
Yine Gaudí'nin parmağı var tabii.
(Herif kendine $ehir yapmı$ amk. Tramvayın altında kalmasaydı adı Gaudílona falan olurdu herhalde..)
Bir de zooloji müzesi mevcut: Terrassa Castell dels Tres Dragons. Ama ben oraya Khaleesi'nin Kalesi demeyi daha uygun buldum. Bu kadar da popidik ve sığ bi insanım.



Kafayı Tibidabo'yla bozduğum için acaba hani belki son bi kez otobüsü yakalayıp da gün batımı manzararasına yeti$ebilir miyim diyerek Arc de Triomf durağına doğru yardırdım.
(Evek Arc de Triomf. Hayır Arc de Triomphe'un çakması değil. 1888′de düzenlenen ilk Evrensel Sergi'nin giri$ kapısı olarak yapılmı$.)
Bekle allah bekle.. Fnac'in önündeki banklar götümün $eklini aldı ama gelmedi koduğumun T2A'sı. Ruslar komün hâlinde topla$ıp vayırdadılar burnumun dibinde. İnat ettim kalkmadım banktan ama onlar daha katır çıktı. Ben de ak$amki "peki bu sefer nasıl sıçtım?" konulu programım için Paseo de Gracia - Catalunya - Urquinaona - Jaume I (bkz: L4) üzerinden sallana sallana yürüyerek odaya döndüm.
Hayır detay yok. Sadece ipucu:
Alamancı Türkler vs. Katalanlar. = Bardaklar ve taburelerin kanatlanması.

Ben niye hep arada kalıyorum lan? =(