22 Temmuz 2012 Pazar

La Rambla'da rambıldadım gönlümce - vol.3

Previously on Barcelona..

Pin koduna ula$ılmı$, sevindirik olarak taban patlatma eylemine ba$lanmı$tır.
Port Vell - La Rambla - Barri Gotic - Barceloneta - Montjuic - Font Magica - metro hatları arası yardırmasyon.


- 1 Temmuz -
Tibidabo'ya gitmeye karar verdim. Lunaparka girip kaç ya$ında olduğumu unutup teleferinke binerek "seni yeneceğim Barçaaaa!" diye böğürecoink.!

Bu tepeye toplu ta$ıma araçlarını kullanarak 2 $ekil gidebilün.

Sikilaçi: La Rambla'nın Plaça de Catalunya'yla birle$mesine yakın, ba$ında Fnac'in olduğu sokaktaki FGC treniyle -L7- Av. Tibidabo'ya gidin. İnince tramvia blau ya da 196 numaralı otobüse, sonra fünikülere, en son da u$ağa binin. (one way fgc 2 €, return tramvia blau 4.70 €, park biletsiz füniküler bileti 7.5 € -park biletli füniküler bileti 4 €-)
Rahatımsı: 10:15 - 10:30 gibi Plaça de Catalunya'daki Caja Madrid Bank'ın önünden kalkmaya ba$layan otobüse (T2A) binip tıngır mıngır parka kadar gidin. 500 T'ye alı$ık insanlarsanız kuyruğuna basılmı$ gibi anırdıkça anıran, ana-babalarının susturmaya yeltenmediği veletler veya latin fordu koymaz size ama yine de iç sesin sana çok sikko kararlar aldığını söyleyebilir. Otpüs bileti içinden alınıyor (2.80 €) 10 pass basmaya (bu ve bunun gibi tipitiplerle ilgili bilgileri en son yazıda döküyore.) ya da benim gibi $öförle inatla$maya kalkmayın.

Yakla$ık 45 dakikalık bir yolculuktan sonra parka vardık. Ve ben tabii ki Mikail'in sağının solunun belli olmayacağını öngöremeyip arkama kalın bir $ey almadım. Atlet, $ort, $ıpıdık terlikle gidip göğün götünün delindiğine an be an tanık olduğum hâlde yine de havaya kafa tutmama rağmen iç organlarım cup cup etmeye ba$layınca ana avrat söverek yine T2A'ye binmek mecburiyetinde kaldım. Ha tek tesellim yağmurluk - trek bot - e$ofman üçlemesine girmi$ olsaydım bile yağmur o kadar çok ve $iddetliydi ki ne dönmedolap ne de Sagrat Cor'la hasbıhal edemeyecektim.

O kadar üzüldüm ki kendimi alı$veri$e vurdum.
Pırrrt. Yalan.
Kek gibi yanıma kazak nâmına hiç bir $ey almamı$tım. Ve tam da o gün vitrinlere kafam kadar sticker'lar yapı$tırılarak indirim döneminin ba$ladığı müjde(!)lendi. Hakikaten pek mes'ud oldum zira T2A'nın son durağı, Catalunya'nın arka paralelindeki (TC Ba$konsolosluğu aha da burada) Passeig de Gracia. Ve burada da o birbirinden nemrut renklerdeki Inditex grubu yan yana. Haldır haldır yağmur yağarken sergi - müze - kültür sanat damarımı arasam da bulamayacağım için sıradan daldım. Mıhsıçtı ki$iliğim burada da kendini gösterse de hem kendime hem anneme üj-bej parça bi$ii yakaladım.

Ve fekât gün burada bitemez ki? Daha saat 13:00.
Yeææællah yarınki programı deği$tirip Gaudi $antiyesini bugüne alsam?
$ahane.
Passeig de Gracia durağından L2'ye bin. $imdi nerdedir, ne taraftan çıksam da nereye sapsam ki diye dü$ünmene gerek yok; herhangi bir duraktan kafayı çıkarınca na böyle tabbak gibi çıkıyor kar$ına La Sagrada Familia. "Ve fekât o kuyruk da ne?" deme. Homurdanma. Gir sıraya. Gel gör ki o an ve takip eden bir saat, hem elâleme hem de yalnız gittiğim için kendime, bildiğim ve yeni derlediğim bütün sövgüleri gün yüzüne çıkardım. Zira
"17 ayrı ki$i makine verip fotiref çekmemi isteyince nasıl delirdim?" yakında sinemalarda..
Bu fotoğrafçılık (+ pazar günü gitmek zorunda kaldığım için m2'ye 89 kelle dü$üyordu!) mevzusu o kadar can sıkıcıydı ki içinin muhte$emliği falan silindi bende. Görüldüğü üzere ba$kalarının çektiği karelerin linkini veriyorum; o denli hınç doldum kendi makineme de. Sek giri$ 13 €. Rehberdi, asansördü derseniz 16 - 17 €'ya çıkıyor.

$u haralambolar da Sagrada Familia'ya bakarak ya$ıyor. Ha o dallai lamaların bir de böyle enfes binalarda oturan versiyonları var ama ben ziyadesiyle sövüp saydım, merak etmeyiniz. (Tabi bu sövü$ler esnasında Türkçe dublajlı göt olu$ vol.950684590)

Dellenip kendimi dı$arı attıktan sonra pazar rehavetindeki sokakları ar$ınlamak iyi geldi. 2 çanta kapıverdim. Üstüne MissPiggy'nin köfte cinsinden akrabaları-makarna-bira. Acaba Parc Güell'e gidip bigündeikiGaudílile$tirdiklerimizden mi olsam yoksa El Born'da bir pub'a dalıp maç mı seyretsem? Bence İspanya gömer. (Hakikaten de dü$üncem bu yöndeydi ama ben 2-0 biter diye dü$ünmü$tüm.) Maç seyredeyim ben, kazanırlarsa co$arız hem.? Jaume 1'de inip dı$arı çıkana kadar böyle bi ikilemde kaldım lâkin burnumu dı$arı uzatmamla götüm götüm kaçmam bir oldu. La Mikail yine ne ara co$tu? Bi 20 dakika kadar 1 adım çık 2 adım kaç yaptıktan sonra sucuk gibi olmanın kaçınılmaz olduğunu kavrayıp yardırmaya karar verdim. Estrella'larla odaya çıkıp $arıltının hafiflemesini beklerken maç ba$ladı. İlk 2 golü ve çığlık kıyameti kaçırdıktan sonra hass..'layıp Santa Maria'nın oraya indim, Torres'le Mata'nın gollerini yakaladım, hoppaaaaa içelim mediterraneum karde$im, dat dat kornalar, tezahüratlar..
Ve bitti. Gece yarısını geçmeden her $ey, bütün kutlamalar bitti.!
Nasıl lan?
E İspanya yendi ya i$te?
Hani zebbehe kadar dans dans dans, içelim co$alım? ????
Öyle olmuyormu$ efenim. İSPANYA yenmi$; BARÇA değil. Yani yenilen Real Madrid değil de İtalya olduğu için bu kadarı adam olana çok bile'ymi$.

Zaten bahtsız eskimoyu kutupta deve.. =/

17 Temmuz 2012 Salı

La Rambla'da rambıldadım gönlümce - vol.2

Previously on Barcelona..

Yeææællah stayla uçağa binip yine aynı $ekilde uçaktan inip hiç bozmadan eve varmayı ba$arabildim.
Bu bölge La Ribera diye geçiyor..


- 30 Haziran -
07:50'de zınk diye uyanmak nedir? Du bi gerineyim.. Du az daha bi döneneyim.. Du bi.. Ananı! Telefonum kapalı! Ankesörlü lâzım! Evden çıkıp Santa Maria Del Mar'dan sağa dönünce kendimi attığım yer Passeig Del Born. Burada tinimini butikler, cafeler, restaurantçıklar ve atölyeler var. Ağaçlı, banklı negzel bi yer. Bi kahve, bi kruvasan 1,95 €. Ama fekât babam hâlâ bulamamı$ kartı. =( Neyse olmadı ben bi La Rambla'yı bulayım.. İ$te Barselona'daki 3 $ahane gerizekâlılığımdan (pin'i uçakta sıçtığım için onu saymıyorum! hıh!) ilki.


Evin olduğu sokaktan sola dönüp Via Laietana'ya dalsam Barri Gotic üstünden 15 dakikada ortalarına bir yerlerine VEYA hiç sapmayıp daha da yukarı devam ederek Plaça de Çatalunya üstünden de 20 - 25 dakikada tepesine bağlanabileceğim caddeye, hiper geni$ açıyla, Barceloneta - Port Vell - Passeig De Colom'u alarak 1,5 saat sonra ula$abilmek.. O nasıl bir gurur, o nasıl bir fiyufiyt hâli. Bir de tabii tam plajı kesen yolda haritaya gömülüp "nerde lan bu La Rambla?" diye homurdanırken "bak canım $urayı takip ediyorsun, devam ettiğinde böyle bi kaptan heykeli görceksin, onun ba$ı i$te.." Evek, Türkçe dublajlı göt olu$ vol.1


Neyse efem aydın havası. Buyrun La Rambla:
3 tane metro hattı: Drassanes - Liceu - Catalunya (Burası dananın kuyruğu. Taksim Meydanı gibi dü$ün İstanbul'a a$inaysan. Ama tabii bizim tek hat metro gibi multisikimsonik değil.)
Suya götünü dönüp yukarı meydana çıkarken solda: Gran Teatre del Liceu, Macba, El Raval (Bir taraftan modern sanat bölgesi. Diğer taraftan ikiyüzlülük, krizin etkileri, dı$lanmı$ topluluklar.. Kısaca: ravalejar. İspanyolca / Katalanca bir kelime değil; uydurma. Türkçe'ye tam çeviremiyorum o yüzden "be in the neighbourhood" diyelim. Ya da siz diyin: ironi.)
Sonra benim ve benim gibi 45769854 ki$inin en çok sevdiği yerlerden biri: Mercat de la Boqueria = pazar yeri. Kadın kasaplar / sakatatçılar, "nebulan?" cinsi meyveler+suları, salya salgılatör $arküteri ve deniz ürünleri, $ekerlemeler, ayak üstü atı$tırma yerleri. Oh$. Noodle severseniz çıkı$ındaki Wok to Walk'a bir uğrayın.
Bahahaha! Pin'ime ula$tım. Tilifonum açıldı!
Plaça de Catalunya'ya ula$ır gibi yaparken solda El Triangle var ama Fnac olarak biliniyor. (giri$ katındaki Zurich'te yer bulabilirseniz 2 rekât oturun.) Müzük / oyun hastalarını delirten bir yer. Onu dinliim, bunu da deniim diyerek kendini kaybedebilirsin. Sağ tarafta da 9 katlı El Corte Inglés var. Elektronik, kozmetik, giyim, ev e$yası, kıltüyyün. İkisine de fazla sardırmadan La Rambla'ya paralel olan, üstünde onyüzbinmilyon mağazanın ve minik barların bulunduğu, ileride Barri Gotic'le birle$en Portal de l'Àngel'e sallandım.
Hop bi zıp: Aman da ZaraBershkaOyshoH&MStradivariusPullandBearMango'nun göbeğine gidiyorum diye dü$ünmeyin. Fiyatlar TC'yle aynı. Hatta bazı bazı tokatlayabiliyor bile.
Ne zamandır turuncu espadril diye yırtınıyordum; nihayet en cartından 7€'ya bulabildim. Tükânın adı Tacones. l'Àngel'den kaptırırken ufak bir meydana geliyorsun Carrer de Cucurulla, onun üstünde. Yine bu sokak = butik yığması. O kilise (en büyüğü Santa Maria Del Pi. Giri$ ücretli.) bu malzemeci, $u tükân derken kendimi Plaça De Sant Jaume'de bir eylemin ortasında buldum. Kelimelerden yakalayabildiğim: i$sizlik, kadın hakları, e$itlik. Sant Jaume'de Palau de Generalitat'ı arkana alınca: sola dönersen Via Laietana'ya bağlanıyorsun, sağa dönersen Carrer de Ferran'a. Hop dönelim Ferran'a. Yine bi cafe'ler, tükânlar, dini yapıtlar silsilesi. Karın dolaylarında bi guruldama, bi "bana Katalan yemeği ver ulan!" gürlemeleri duyulunca bir kaç blog'da ve elimdeki Barça kitapçığında okuyup mimlediğim Venus'e girdim. Daha doğrusu Venus dünyanın en minnak lazanyası olarak bana girdi, gezegen boyutunda. Gidip de lazanya mı yedin diyenlere çok gotik dalarım. İngilizce menü yok, Katalanca bilmiyorum, İspanyolca-İngilizce karı$ık bir $ey yaptık ama o da tutmadı. Daha fazla sinirlenmeden yürümeye devam edelim. Ivır ve de zıvır tükânlarından ho$lananlar için bir yer buldum: Kopp
Edep, hâyâ ve benzerlerinden nasibini almamı$ biri olarak da $u ikisini aldım.

Böyle bol tabanvaylı bir seyahate çıkarken yapılmaması gerekenler vol.1:
Yanına Converse alma. Alacaksan da ak$am gezerken giy. Gündüz giyme. Giy-me!
Normalde ne hanım olabiliyorum ne de hanım evlâdı ama pofuduk Adidas'ları getirmediğim için çok sövdüm kendime. Portal de l'Àngel'deki Shana'da (ucuz ama dü$ük kalite, Forever 21 muadili bi yer.) 2 €'ya parmak arası terlik görüp toynaklarıma göre olanını bulamayınca anında bir ne idüğü belirsiz geometrik $ekilli dönü$le kendimi Maremagnum'a yollanırken buldum. Diğer $ubesi oradaymı$. (Üstten sıkıp alttan yalayacağım derken ne hâllere dü$ünüyorum yareppim!) Oh ye$. Benim dolma parmaklarım.

Orayı gez burayı parmakla, $undan az tıkın derken oldu 20:30

'92 Olimpiyatları'nın yapıldığı Montjuic'de (i'nin üstünde çif nökte var) sanat koleksiyonları ve açıkhava forumları mıncıklanabiliyor. Tercihim hayli kitsch ve o esnada Gay Parade'a ev sahipliği yapan, ı$ık gösterileri ve 21:30 civarında ba$layan müzikle dans eden Font Magica (Sihirli Çe$me) oldu.
Açılı$ $arkısı Who Wants To Live Forever. (Hayır ağlamadım ama gözüme bi$iiler kaçmı$ olabilir.) Smells Like Teen Spirit'te ise böyle bi 200 ki$i çılgın atıyorduk!
Buraya L3 - ye$il hatla ula$abiliyorsun. Ama örneğin benim gibi Barceloneta'dan geleceksen ha babam de babam metro içinden yürüyerek çok eğleneceksin çok! =)


Post Scriptum: Barselona'daki gece hayatıma ili$kin çok fazla detay vermeyi dü$ünmüyorum zira yine burnum bedevilikten kurtulmadı. Her ne kadar Birle$mi$ Milletler gibi ortamlara dâhil olsam da yine bula bula Türkleri götümün ta dibinde bulmam sebebiyle çe$itli içmeli sıçmalı kusmalı ortamların toparlayıcısı oldum. Niye kendi kendime böyle bir eziyette bulunduğuma dair hiç bir fikrim yok.

16 Temmuz 2012 Pazartesi

La Rambla'da rambıldadım gönlümce - vol.1

Yok anam foto göm, detay toparla, haritadan tekrar teyit et derken hepsini bir post'a toparlayamayacoink. Gün gün gidelim bari.

Barselona: Babamın millerini patlatıp 4-5 günlüğüne kaçtığım, 4. günün sonunda elin capon kafilesine kestirme yol tarif edecek kadar çok kaybolarak ayaklarımı 1.5 numara büyüttüğüm, çinli çükü kadar tapaslara ebesininki kadar para bayılmak istemediğim için aç kaldığım ve her "nerde lan bu koduğumun.." diyerek haritaya gömüldüğüm an götümde bi Türk'ün bittiği $ehir.

- 29 Haziran -
Aslında ben bu kaçamağı 23 Nisan bittikten sonra yapacaktım ancak pasaport - vize i$lemlerinin tahminimden daha uzun sürebileceğini öğrenince Temmuz ba$ına attık. O yüzden de kısıtlı milde anca sikimtronik saatlerde (gidi$: 21:05 / dönü$ 06:00) yer bulduk. Neyse, cuma öğleden sonra online c/in yapayım dedim. Sonrası $öyle hızlı bir film $eridi: dönü$ daha ayarlanmamı$, bu yüzden de pnr bulunamıyor ve fekât adıma ba$ka bir dönü$ gözüküyor, ama onun da gidi$i konfirme olmamı$, bi 15 dakika hastir gidemiyorum lan çöküntüsü, TK çağrı merkezine avaz avaz bağırmam, .. hepsinin bir anda çözülüvermesi, maaile yola koyulma, alan, c/in, paspırt, D&R'da ba$ka haritalı bir Barça kitabıyla ilgili etiket-sistem fiyatı kavgası, Cecile'e lokum alayım, hop uçaktayım, tilifonumu kapatayım....... Ananı? Pin'im neydi lan benim?

İ$te bu son gerzekliğim yüzünden El Prat'ta yussuf yussuf'lanarak ba$ladım. Güya 23:45 ini$im (TK'nın 7 düvele yayılan rötarlarıyla bok inersin!) 00:30'a sarktı. Alanda zar zor ankesörlü telefon buldum ama nasıl çalı$tığını çözmem kafadan 15 dakika. Nadie habla inglés & benim İspanyolcam kafa göz yarar cinsten. Gecenin 02:00'sinde:
"Baba! Pin kodumu hatırlamıyorum! Çabbık kitaplıktaki kartı bulsanææææ!"
İpne Murphy burada da kendini göstermese hatrım kalırdı! Tabii ki bulunamadı o kart. Ev sahibim Cecile'e mesaj atamıyorum, tıngır mıngır gece otobüsüne binme planı da bu sebepten yatıyor, metazori taksi. Hehe I luv taksici's demi$ miydim!? 35 €! 5 €'su bah$i$! (bkz: ali sami alkı$) Kaçtan açtığını tam hatırlamıyorum ama sanırım 2 €'ydu. Zar zor Via Laietana'ya bırakması konusunda anla$ıyoruz. Sokağa geldiğimde 2 kızdan yardım isteyerek Carrer dels Agullers'i bulabiliyorum nihayet. Cecile'in kocası Lisandro da yolda beni bekliyormu$, hihi yirim.!=)
Oha ev çogzel. Ta$lar, koltuk, hol..
Ve ilk öğünüm karpız ve bira. Horrrz..

12 Temmuz 2012 Perşembe

kafayı duvara gömiim ben. tilili.

Yok Barça bitmiyor bitmiyor. Arabın yalellisi gibi oldu, önünü alamıyorum.

O değil de yine Comic-Con vakti gelmi$ annem?
Ben niye $u an Kaliforniyææ'da olabilemiyorum, niye $u a$$aadaki oturumlara salçalanamiyorem yareppim?

12 Temmuz
Dexter (Michael C. Hall, Jennifer Carpenter, Yvonne Strahovski, John Goldwyn, Sara Colleton, Scott Buck)
"...29 ya$ındaki Türk kadının Michael Carlyle Hall'a koala gibi yapı$tığı ve bütün uğra$lara rağmen aktörün üstünden sökülemediği gelen haberler arasında.."

13 Temmuz
666 Park Avenue (Terry O’Quinn, Rachael Taylor, Dave Annable, David Wilcox, Matthew Miller)
Bu daha buralara uğramadı, ömrü de çok uzun olmayacak gibi gözüküyor ama yine de göz kırpıyoruz kendisine.

Bones (Hart Hanson, Stephen Nathan, David Boreanaz, Emily Deschanel)
Oooo.. Omuzlarına kurban olunası Seeley "Angelus" Booth da buradaymı$ dumtıs dumtıs.

Game of Thrones (Alfie Allen, Emilia Clarke, Michelle Fairley, Richard Madden, Carolyn Strauss, Rose Leslie, George R. R. Martin)
Throne'gillerin kadro tırtinyo bi miktar. Hani la Arya, Tyrion, Jon neyim? Bi Khaleesi, bi Catelyn. Peh.


Spartacus: War of the Damned (Liam McIntyre, Manu Bennett, Steven DeKnight)
Andy'siz Sıpartağküs = keçiboynuzu. Batiatus'giller de yok artık. Artık $öyle bi bakıcaz önümüzdeki bölümlere.

Breaking Bad (Vince Gilligan, Bryan Cranston, Aaron Paul, Anna Gunn, Dean Norris, Betsy Brandt, RJ Mitte, Jonathan Banks)
Lisede kimyam bok gibiydi. Daha doğrusu bütün sayısallar öyleydi de neyse. O yüzden ba$ta pek sklemedim Breaking Bad'i, sonra tabii ki hassktirlaçabukyenisezonba$lasınartıkhamuğahıhım. Bi de Vince Gilligan = oh yes!

14 Temmuz
The Simpsons & Family Guy
Ahahahahahahbahahahahahadohahahahaha.

True Blood (Anna Paquin, Stephen Moyer, Alan Ball, Ryan Kwanten, Rutina Wesley, Nelsan Ellis, Deborah Ann Woll, Kristin Bauer van Straten, Joe Manganiello, Chris Meloni)
Errrik yok, Alcide var. Jesus yok, Roman var. Lafayette var ama çemçük Suki de var. Hofff.. Kafam çok karı$ık.

Person of Interest (Jim Caviezel, Michael Emerson, Taraji P. Henson, Kevin Chapman, Jonathan Nolan, Greg Plageman)
Ekibe içinde 569458 kez perpetrator kelimesini kullandığım sorular sormak istiyorum.

15 Temmuz
Supernatural (Jared Padalecki, Jensen Ackles, Misha Collins, Jim Beaver, Mark A. Sheppard, Jeremy Carver, Ben Edlund)
En ergen ve salyalı günüm de bu olurdu muhtemelen. Jared ve Jensen beni aralarına alsın, çikolatalı tost olalım.



Tehii bak ne zamandır fiction okumuyorum ben.

11 Temmuz 2012 Çarşamba

boz ayılar nasıl sarılır + $alvar davası.

Bazen -çok nadir!- günüm güzel ba$lıyor. Hatta o $ımarıklıkla hayatımın bir süre böyle gideceğini bile dü$ünmeme sebebiyet verebiliyor.

Barselona'da son gün ak$am saatlerinde (bi sonraki yazı Barça'ya ait olacak; i$allama$alla saçıntıları toparlayabilirsem.) La Rambla'ya çıkan sokakları son kez Speedy Gonzales stayla turlarken daha önce 2 ki$ide görüp için için "hörrrrrn! bulucam i$te! benim olacaksın!" diye hantırdadığım saten $alvarlardan oldukça uygun fiyata gördüm bi tükânda. Tabii ki elin bebek gibi Rus'unda ya da i$veli cilveli Latin karısındaki gibi durmadı bu yüzücü-güre$çi kırması bünyede ama koy götüne. Neyse i$te sabah onu giydim. Kendi kendime çalkalıyor muyum acaba diye dü$ünüp sırıtırken kar$ıda bir adet hazret belirdi. (mide herp derp'lemesi mi? ne münasebet!) Ne hikmetse ikimiz de domuza bağlamamayı ve birbirimize gülümsemeyi ba$ardık bu sefer. Ama yine gafil avlandığım için içimde birikip büyüyen onlarca lâf ortodontik kafesi terk edemedi. Eh bir dahaki sefere?

Ofise yakla$ık 1.5 saat geç gidince 9.5 değil de 8 saat boyunca o ortamda kalmanın hopidikle$tirici bir etkisi oliye. Sonra bir de "sana bi paket var!"





Zarfın üstünü görünce bendeki ifade tam olarak $u: >^_^<
Kuru boyaları, ayıyı ve kitap ayracını görünce: \(^o^)/
Kartpostalı önden görünce: °O° akabinde (#^.^#)
Kartpostalın arkasını okuyunca: (;_;)(;_;)(;_;)(;_;)

Bu "boz" ayı mevzusu biraz derin; hem metaforik hem de i$levsel anlamda.
İ$levik: Doğduğumdan beri beraber uyuduğum oyuncak bir boz ayım (bkz: Yumo$) var. =)
Metaförrük: Epeydir gidip gelip bir $eyler yazıp taslaklara attığım, $u sabahki hazretle ilgili kayıdı (bkz: 4 kelime) nihayet bi zahmet bitirebilirsem niye bu kadar salya sümüğe bağladığımı da açıklayabilirim sanırım. =)

Kısaca koala ayısı, panda ayısı, kutup ayısı, boz ayı; hepsi lacivertin tonları ve ben bu familyaya kar$ı ta$kın bir sevgi beslemekteyim. Çogzel sarılıyo'lar!

An itibariyle yazıyı bitirebiliyorken çalan $arkıyı da burunattırangildobermananasına armağan ediyor ve titrek sesimizle te$ekkür edip, öcüpük gönderip, iki elimizi de Ankara'ya sallıyoruz. =)

4 Temmuz 2012 Çarşamba

daha 9 saat oldu?

4,5 gün boyunca sadece 5-6 saatlik uykular ve 2 saatlik okyanus ziyareti dı$ında durmadan, dinlenmeden, ayaklarımın ve sırtımın anasını ağlatarak, en önemlisi bir an bile kendimi dinleme fırsatı bile bulamadan yürümek, kaybolmak, sokaklar arasında haritaya gömülerek burası nereye çıkıyor lan demek ne güzelmi$.

Ke$ke dönmeseydim.