15 Ağustos 2013 Perşembe

hayat bazen çok rerörö.

Ağır kötümserliğiyle, mutsuzluğuyla ve (inatla) bardağın bo$ tarafını görmesiyle bilinen bir insanım. Hayatımda uzun ya da kısa süreli kalan hemen herkes bu duruma bir el atmı$, atmaya çalı$mı$tır lâkin ba$arılı olmaya azmeden, ara verse de yılmadan uğra$an ki$i sayısı ise (bunlardan bir tanesi için bkz: Türk alfabesinin 13. harfi) maselülüf bir elin parmakları kadar.

Bazen bir sille yiyorum ben bu azimkârane güruh mensuplarından. Kötü anlamda değil ama. Çok kırılgan, zarif, inceden sarıp sarmalayan bir cümle sarf ediliyor ya da eylemde bulunuluyor ve ben; sözde detaycı, sonsuz empati sahibi, güya nazik bir bünye olarak be$eriyetten nasiplenmenin aslında ve gerçekte ne demek olduğunu, kendimi kaptırıp haldı haldır bir $eylerin pe$inde ko$tururken kaçırdıklarımı, ha babam depresif ve perde inmi$ gözlerimin görmediği mikroları yakalayıveriyorum bir anlığına.

Misâl; sıcaktan, önümüzdeki bir kaç gün içinde i$siz kalacak olu$umdan, yine önümüzdeki bir kaç gün içinde evimi ta$ıyacak olmamdan, evimi ta$ımak üzere gelip her bir $eyi tastamam etmeden gitmemeye and içmi$ ailemden, götün tillahı soon-to-be-ex-patronumdan, dü$üncesiz arkada$larımdan, .. aralıksız $ikâyet edip, avazım çıktığı kadar bağırıp çığlık atacak durumda olduğumdan dem vurduğum bir adam;
"I heard your scream as a primal one, which means the start of a new life! New job, new home, new friends…"
diye yazıveriyor. Ve ben ancak ka$larımı soru i$areti yapıp elim böğrümde bön bön ekrana bakakalıyorum.

Ne güzel adamsın sen Jérôme.